Memorial Hizmet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr.. Harun Arbatlı, böbrek ve şeker hastalarında belirti vermeyen kalp hastalığı riski konusunda uyarıyor.
Böbrek hastaları, kalbi zorlayıcı efor harcayamadıkları için ‘bilinmeyen bir kalp hastalığı’ tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu hastaların büyük bir bölümünde kronik şeker hastalığı da olduğu için ağrı hissedilmiyor ve hastalık, ancak son aşamada kendini gösteriyor. Bu nedenle hastaların ameliyata giden süreçte, kalp hastalıklarına karşı erken önlem alma şansı da kalmıyor.
Günümüzde açık kalp ameliyatları, böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastaların korkulu rüyası olmaktan çıkıyor. Yoğun bakım şartlarında yapılan özel tedaviler ile vücuttaki zararlı maddeler temizlenerek, hasta ameliyata hazırlanıyor. Kanın vücut dışında filtre edilmesi ile yapılan bu tedaviler sayesinde, hastanın bypass sonrası iyileşme süreci de kısalıyor.
Böbrek Hastalarının Kalp Hastası Olup Olmadığı Anlaşılamıyor
Böbrek yetmezliği sorunu, kalp hastalıkları tanısının konulmasına da engel oluşturmaktadır. Bir böbrek hastasının aynı zamanda kalp hastası olup olmadığını anlamak ancak ileri tetkiklerle mümkündür. Çünkü bu hastaların efor kapasitelerinin düşüklüğü ve günlük aktivitelerinin sınırlı oluşu, kalbinin zorlanıp zorlanmadığının ortaya çıkmasını engellemektedir. Böbrek hastalarının büyük bir bölümü aynı zamanda diyabet hastası olduğu ve uzun yıllar süren diyabet nedeniyle kronik böbrek yetersizliği de gelişmiş olduğundan ayrıca büyük bir risk altındadır.
Böbrek ve Şeker Hastalarına Kalp Tetkikleri Yapılmalı
Böbrek hastalarının olası bir kalp hastalığı riskine karşı önlem almaları şansı da erken tanı konulamadığı için düşüktür. Böbrek hastası olan aynı zamanda hastayı kronik böbrek yetmezliğine götüren diyabet de, sinir uçları harabiyetine neden olduğundan, hastanın kalbinde bir sorun olsa bile bu sorunun en önemli belirtilerinden biri olan göğüs ağrısı hissedilmemektedir. Sinir uçları harabiyeti nedeniyle hastalık bu kişilerde ağrı ile kendini belli etmez. Bu da kronik böbrek hastalıklarında kalp hastalığı tanısının gecikmesine neden olmaktadır. Bu nedenle kronik böbrek yetmezliği olan hastaların mutlaka kalp hastalıkları yönünden değerlendirilmesi çok önemlidir.
Kalp Hastalıklarının Tanısında Kullanılan Girişimsel Yöntemler, Böbrek Hastalıklarını Nasıl Etkiler?
Böbrek hastalarında kalp hastalıklarının tanısı, hastayı yorabilir. Kalp ve damar hastalıklarının tanısında kullanılan ilaç yükü ile yapılan bilgisayarlı tomografi ve koroner anjiyografi, böbrek fonksiyonlarını son derece olumsuz etkileyebilir. Vücuttaki üre oranı yüksek olan bir hastanın vücuduna verilen kontrast madde ile kalp fonksiyonlarının görüntülenmesi, böbrek fonksiyonlarını ileri derecede bozulabilir, hatta var olmasa bile hastayı böbrek yetmezliğine götürebilir. O nedenle bu hastalar detaylı ve hassas bir şekilde incelenerek, ön tedavi ile bu tür tetkiklere hazırlanmalıdır. Fakat artık günümüzde bir çok şey daha kolay takip edilebilir hale geldiği için bir ön tedavi niteliğindeki ‘sıvı tedavisi’ yapılarak, böbreklerin süzme kabiliyeti artırılmakta, böbreklerin erken dönemde bu kontrast maddeleri kolay atması sağlanabilmektir. Böyle olunca da böbreklerin zarar görmesi engellenmektedir.
Böbrek Hastaları İçin Kalp Ameliyatı Sorun Olmaktan Çıkıyor
Günümüzde; böbrek hastalıklarında ya da kalp hastalıkları ile böbrek hastalıkları bir arada olduğunda bu hastalara hayat kurtarıcı bir takım tedavi seçenekleri sunulabilmektedir. Örneğin; Her ne kadar şeker ve böbrek hastalarında stentler çok iyi sonuçlar vermiyor olsa da bu bir kural değildir. Günümüzde stentlerin gelişmiş olması tedavi imkanlarını artıran ve başarıyı etkileyen çok önemli bir faktördür. Böbrek yetmezliği hastalarına ameliyat öncesi uygulanan bir takım özel tedaviler ve sonrasında hastanın özel bakıma alınması, koroner bypass ya da bir kapak operasyonunu çok daha kolay hale getirmektedir.
Ameliyattan Önce Diyaliz Tedavisi İle İyileşme Süreci Kısalıyor
Böbrek hastalarına, yoğun bakım şartlarında uygulanan dializ seçenekleri bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda kronik böbrek yetmezliği sorunu olan hastalara yoğun bakımlarda diyaliz yapılamıyordu. Gerek hemodiyaliz sırasında hastanın tansiyonundaki iniş ve çıkışlar, gerek hemodiyaliz makinelerinin taşınılamaz oluşu nedeniyle yoğun bakım şartlarına alınamaması, hastalara bu imkanı verememekteydi. Metabolik olarak çok ihtiyaç duyduğu dönemde hasta hemodiyalizden mahrum kalabiliyordu. Günümüzde bu artık sorun olmaktan çıkmıştır. Kronik böbrek hastası ameliyattan bir gün önce diyalize girip, ek tedavi görebilmektedir. Ekstrakorporeal tedavilerin gelişmesi ile birlikte hemodiyaliz ya da hemofiltrasyon bu hastalarda uygulanmakta, metabolik yük hastaların üzerinden kaldırıldığında, iyileşme süreçleri de olumlu etkilenmektedir. Ameliyat öncesi yoğun bakımda uygulanan Ekstrakorporeal tedavilerle vücuttaki su birikiminin çok kolay bir şekilde tahliyesi sağlanmaktadır. Hastanın kanındaki zehirli maddeler uzaklaştırılarak hastaların ameliyat sonrası çabuk iyileşmelerine imkan tanınmaktadır.
Böbrek Hastalarına Kalp Ameliyatı Yapan Önemli Bir Merkeziz
İleri derecede böbrek yetmezliği nedeniyle çok uzun yıllar diyalize girmek zorunda olan hastalar da artık kalp ameliyatı olabilmektedir. Bu da Memorial Hizmet Hastanesi’nin sunduğu önemli olanaklardan bir tanesidir. Kronik diyalize bağımlı hastalarda bypass ya da kapak ameliyatlarının yapılabiliyor olması çok önemlidir. Yoğun bakım ünitemizde ekstrakorporeal tedavi cihazlarını çok aktif olarak kullanabildiğimiz için bu hastaları ameliyat ederek, ameliyat sonrası bakımlarını en yüksek düzeyde tutabiliyoruz. Ekstrakorporeal tedavi cihazlarının temelde iki fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlardan biri; kanın oksijenlendirilmesi, diğeri de; vücuttaki zehirli maddelerin atılması ve süzülmesi için kullanılan filtrelerdir. Bir kalp akciğer makinesine bir filtre sistemi bağlayarak, kanı hem oksijenlendirilmesine hem de temizlenmesine olanak tanıyoruz.
Böbrek Hastalarının Kalp Ameliyatı Sonrası Bakımı Çok Önemli
Ameliyat sonrası bakımda ise hemşiresinden yoğun bakım personeline kadar gerçekten çok iyi bir noktada hizmet veren bir merkeziz. Hastanın bakımı bir orkestra koordinasyonu gibi gerçekleştirilebilmektedir. Özellikle yoğun bakım sürecinde enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve hemşiresinin de çok büyük bir önem taşıdığını belirtmek gerekir. Bypass olup iyileştikten sonra böbrek nakli olan çok sayıda hastamız vardır. Hasta böbrek nakli olamasa bile diyaliz sistemlerindeki gelişmeler bu hastalar için büyük konfor sağladı. Artık birçok hastamız diyaliz merkezlerinde diyalizden çıkıp hastanemize kalbinin kontrolü için gelebilmektedir.
Keşfetmeye Devam Edin: İlgili Bağlantıları Kullanın