Kalpte Çarpıntı Ve Geçmeyen Yorgunluk Kapak Hastalıklarına İşaret Edebilir
Gün içinde çabuk yorulma, nefes darlığı, çarpıntı ve bacaklarda şişlik kalp kapak hastalıklarının en önemli belirtilerindendir. Yaşam kalitesi ve süresini düşüren önemli kalp sorunlarının başında gelen kapak hastalıkları, rahatsızlığın durumuna göre girişimsel ve cerrahi yöntemlerle başarı ile tedavi edilmektedir. Memorial Hizmet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, kalp kapak hastalıklarında cerrahi yöntemler hakkında bilgi verdi.
Romatizma ve kireçlenme kalp kapak hastalıklarına zemin hazırlıyor
Kalp kapakları kanın tek yönlü geçişine izin veren bir yapıya sahiptir. Kulakçıklar ve karıncıklar arasında 2 (mitral ve triküspid kapaklar), karıncıklar ve ana atardamarlar arasında 2 (aort ve pumoner kapaklar) olmak üzere toplam 4 kapak bulunur. Romatizma, yaş ile ortaya çıkan kireçlenme ve dejenerasyon, nadiren de doğumsal anomaliler kalp kapak hastalıklarını oluşturan sebeplerdir. Kapaklarda daralma ya da geri kaçırma oluşması kalbin debisini düşüren ve kalp adalesini olumsuz etkileyen bir süreci başlatır.
Vakit kaybetmeden doktora başvurulmalı
Kapak hastalıkları ile ilgili kalp şikayetleri yaşandığında bir an önce doktora başvurulmalı ve gerekli tetkikler yaptırılmalıdır. Kalp kapak hastalığı tespit edildiğinde öncelik, hastanın kendi kapağını koruyucu tamir metotlarında olmalıdır. İyi tamir edilen bir kapak hastanın yaşam kalitesini artıracaktır. Kapaktaki kireçlenme ya da dejenerasyonun çok ileri olduğu durumlarda kapağın bir protez ile değiştirilmesi gereklidir. Kapak protezleri biyolojik ve mekanik olmak üzere iki tiptedir. Mekanik kapaklar ömür boyu kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaç kullanılmasını gerektirir. Buna karşın dejenere olmazlar. Biyolojik kapaklar hayvan dokularından elde edilir ve pıhtılaşmayı engelleyen ilaçların kısa süre kullanılması yeterlidir. Ancak biyolojik kapakların dejenere olma eğilimleri vardır.
TAVI yöntemi hastaya önemli konfor sağlıyor
Son zamanlarda kateterizasyon yoluyla ya da küçük cerrahi kesiler ile kalbi durdurmadan yerleştirilen kapaklar da kullanılmaktadır. En sık aort kapak hastalıklarında kullanılan bu yöntem TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation) adıyla bilinir. Bu yöntemde hasta kapak bir balon ile genişletilir ve büyük çaplı bir stent içine yerleştirilen biyolojik kapak hasta kapağın içerisine yerleştirilir. Bu metot pulmoner kapak için de kullanılmaktadır.
Minimal invaziv kapak ameliyatları iş ve sosyal yaşama dönüşü hızlandırıyor
Kapak ameliyatlarında da klasik cerrahi yöntemden farklı olarak daha küçük cerrahi kesilerden de operasyon uygulamak mümkündür. Minimal invaziv kapak ameliyatları olarak adlandırılan bu yöntemlerde meme altı ya da koltuk altı bölgesinden yapılan küçük kesilerle operasyonu uygulamak mümkündür. Kozmetik avantajlarının yanı sıra; iyileşme ve sosyal hayata dönüşün daha hızlı olması da bu yöntemlerin tercih ediliş sebepleridir.
Klasik cerrahi operasyon daha çok birden fazla kapağa aynı anda müdahale edilmesi gereken ya da birlikte koroner bypass operasyonuna da ihtiyaç duyulan durumlarda tercih edilmektedir. Kalp kapak hastalıkları genellikle sinsi seyirlidir. Belirtiler ortaya çıktığında hastalık ilerlemiş olabilir. Çocukluk çağında romatizmal ataklar geçirmiş olan ya da ailede kapak hastalıkları öyküsü bulunan bireylerin kardiyolojik muayene ve ekokardiografik kontrolünün yapılması büyük önem taşır.
Kalp kapak hastalıklarının önlenmesi için neler yapabiliriz?
Kalp kapak hastalıkları sebepleri arasında kalp romatizması ya da tıp dilinde akut romatizmal ateş önemli bir yer tutar. Bu hastalık bir bağışıklık sitemi hastalığıdır ve üst solunum yolu enfeksiyonları (bademcik iltihabı) en önemli tetikleyicidir. Üst solunum yolu enfeksiyonundan korunma ve gerektiğinde de uygun antibiyotiklerle tedavi kalp romatizmasını önler. Kapak hastalıklarının bir diğer sebebi de yüksek tansiyondur. Yüksek tansiyonun önlenmesi kapakların yükünü hafifletecek, yıpranmasını azaltacaktır. Son zamanlarda kalp kapaklarının kalınlaşma ve kireçlenmesinde yüksek kolesterol düzeyinin olmasının olumsuz etkileri konusunda görüşler de vardır. Kesin bir tıbbi kanıt olmasa da kan kolesterol düzeyinin normal sınırlarda tutulması önerilmektedir.
Özel İçerikler Burada: Diğer Yazıları Kaçırmayın