İletişim kurmak için kullandığımız en önemli araç, sesimiz; gırtlak boşluğunda bulunan iki zar tabakası tarafından yapılır. Akciğerlerden gelen hava, bu iki zar tabakası arasından geçerken onları titreştirir ve ağzımızdan sesler çıkar. Ses tellerinin boyu ve kalınlığı, sesin perdesini belirler. Kadın ve çocukların sesi, ses telleri kısa ve ince olduğu için, erkeklere göre daha yüksek perdeden çıkar. Seste ortaya çıkan bir bozukluk, hepimizin hayatını olumsuz etkiler. Hatta hayatını sesiyle kazananlar için kabus gibidir. Bulunduğu yer itibariyle dışarıdan gelen tehlikelere çok açık olan ses telleri, içerden gelen etkilerle de rahatsızlanabilir. Örneğin mide asidinin bir sebepten dışarı kaçması anlamına gelen reflü sonucu, ses telleri tahriş olur. Solunum sistemiyle ilgili herhangi bir hastalık, ses tellerini de etkiler. Soğuk algınlığına bağlı kuru öksürük, sık sık boğaz temizleme alışkanlığı, sigara kullanımı, alkol, kafein, havadaki toz, küf, kullanılan bazı ilaçlar, aşırı soğuk ya da aşırı sıcak yiyecek ve içecekler; hepsi, gırtlak içi doğal yapısını bozup ses tellerinin de zarar görmesine sebep olabilir. Sesin yanlış kullanımı, ses telleri üzerinde nasırımsı bir tabaka oluşmasına sebep olur. Nodül denen iyi huylu bu kalınlaşmalar, gırtlak yapılarından ötürü en çok kadınlarda ve sesini uzun süre yüksek perdeden kullanmak zorunda olan meslek gruplarında görülür. Ses tellerini korumak için gerçekleştirilen her türlü davranışa ses hijyeni denir. 10 günden uzun süren ses kısılmalarında mutlaka bir hekime baş vurmak gerekir.
Sese İyi Gelen Yiyecekler Nelerdir?
1- Su
Ses tellerinin kurumaması ve tahriş olmaması için, su tüketimi çok önemlidir. Gırtlağımız kadar, bulunduğumuz ortamın havasının da nemli olmasına dikkat etmeliyiz. Çoğunlukla bir enfeksiyona bağlı olarak gelişen ve ses tellerinin şişmesine sebep olan larenjit , ses telleri şişer. Medikal olarak antibiyotik, steroidler ve anti inflamatuvar ilaçlar kullanılır ama tedavinin temeli sesi dinlendirmek ve bol sıvı tüketmektir. Yetişkinler günde 2-2,5 litre, çocuklar ise 1-1,5 litre su içmelidirler. Şekerli ve asitli sıvılar yerine, su tercih edilmelidir.
2- Ihlamur
Larenjitin ve genel olarak tüm üst solunum yolu enfeksiyonlarında, terletici ve idrar sökücü özelliği nedeniyle ıhlamur bitkisi çok faydalıdır. Ter ve idrarla, zararlılar vücuttan uzaklaştırılmış olur. Vücuda rahatlık ve uyku verir. Bir tutam ıhlamur, yarım elmanın kabuğu (1 dilim kabuklu elma da olabilir), 2 dilim limon, 1 parça kabuk tarçın soğuk suya konup kaynatılır, ılık içilir. Balla tatlandırabilirsiniz.
3- Limon
Bağışıklık sistemi için olmazsa olmazların başında gelen limon, sesle ilgili rahatsızlıklarda da ilk başvurduğumuz besin kaynağı. Ses kısıklığı, altta yatan başka bir hastalık yoksa, çoğunlukla 1 hafta içinde kendiliğinden geçer. Fakat bu süre oldukça sıkıntılıdır. Aslında solunum yolunu ilgilendiren hastalıklarından korunmak, tedavi etmekten daha kolaydır. Ekşisine dayanabiliyorsanız, limon yalayabilirsiniz. Bunun için yapacağınız yutkunma hareketi tükürük salgısını artırarak enfeksiyonların iyileşmesine yardımcı olur. 1 bardak suyun içine, yarım limonun suyunu sıkabilir, yemeklerinizi, salatalarınızı, bitki çayınızı limonla tatlandırabilirsiniz. Limonda bulunan C vitamininin, bağışıklık sistemi için gerekli olduğunu biliyoruz. Fakat hiç bir besin, tek başına bağışıklık sistemi üzerinde böyle bir güce sahip değildir. Doğrusu, çeşitli ve dengeli beslenmek, spor yapmak ve stresten ve kirlilikten uzak bir hayat sürmektir.
4- Bal
Doğal bir antibiyotik ve antiviral olarak, pek çok hastalığın tedavisinde yardımcı besin maddesi olarak bal kullanılır. Yaraların ve enfeksiyonların iyileşmesinde faydalıdır. Apse ve ağız içi yaralarındaki faydası, bilim insanları tarafından ortaya konmuştur. Boğaz kuruluğu ve ağrısı olan hastalarda, sabahları 1 tatlı kaşığı bal yutarak, boğazda yumuşama, ağrıda azalma olduğu gözlenir. Balı, çaylarınızı tatlandırmakta kullanabilirsiniz. 1 bardak oda sıcaklığında suya 1 tatlı kaşığı bal ve yarım limonun taze sıkılmış suyu karıştırılarak güne başlamayı deneyebilirsiniz.
5- Papatya Çayı
Çok eski çağlardan beri, uyku bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan papatya bitkisi, bağışık sistemini güçlendirir. Tıp dünyasında pek çok ilacın etken maddesi olarak papatya kullanılır. Ortaçağda sinirler üzerindeki etkisi keşfedilmiş ve sakinleştirici olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ateşli hastalıkların tedavisinde de çok iyi sonuçlar verir ve buna bağlı ses hastalıklarında da yoğun olarak kullanılır. 1 yemek kaşığı kurutulmuş papatya çiçeği, 1 bardak kaynamış suya atılır, 10 dakika kadar demlenmesi beklenir. Tatlandırmak için bal ya da limon kullanabilirsiniz. Mutlak istirahat gerektiren ses hastalıklarında, sakinlik vererek, dinlenmenize yardımcı olur.
6- Ada Çayı
Ada çayı, boğaz enfeksiyonlarında kullanılan son derece etkili bir bitkidir. Tedavi edici olarak kullanılan yaprakları, mikrop öldürücü ve iltihap giderici olarak kullanılır. Çoğunlukla çay olarak içilen ada çayıyla yapılan gargara, üst solunum yolu enfeksiyonları ve diş etlerinde oluşan iltihaplarda çok iyi sonuç verir ve şikayetleri giderir. Yapılan bilimsel araştırmalar bu gerçeği ortaya koymuş ve herhangi bir yan etki de bildirilmemiştir. Ada çayıyla gargara hazırlamak için; 1 su bardağı kaynar suyun içine iki dal ada çayı çiçeği konur ve üstü kapatılarak, 10-15 dakika demlendirilir. Bu süre içinde ılınmış olan su süzülür ve gün içinde 3-4 defa gargara yapmak için kullanılır. Gargara süresi en az 2 dakika olmalıdır. Aynı gargarayı poşet çaylarla da yapabilirsiniz. Dişleri fırçaladıktan sonra yapılan gargaralar daha faydalıdır.