Kaygı ve Korkuyu Yenin

Kaygı ve Korku Günlük Yaşamı Olumsuz Etkiliyor.

Kaygı; günlük yaşam içinde sık sık karşımıza çıkan, hemen hemen herkesin tecrübe ettiği bir durum olarak bilinmektedir. Kaygı veya psikolojideki ismiyle Anksiyete hep bir yarış içinde yaşadığımız 21. yy getirdiği sorunlardan biri. Sözlük anlamına bakıldığında Anksiyete; diğer bir adıyla “endişe” bireyde korku, gerilim ve sıkıntı gibi duyguların yaşandığı haldir. Genel anlamı ile kaygı bozuklukları Klinik Psikolojinin alanına girmekle birlikte geçmiş yıllarda nevroz hastalığı olarak ele alınmakta idi. Özellikle klinik psikolojinin alanına incelenmeye başladıktan sonra kaygı bozuklukları alanında ciddi ilerlemeler sağlanmış ve kaygının oluşumu ile ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Günlük hayatın her aşamasında kaygı bizim için önemli olan herhangi bir olayda, iş görüşmelerinde, sınavlardan önce veya özel yaşamımızda yapmak istemediğimiz herhangi bir durumda karşımıza çıkabilmektedir. Gitmek istemediğimiz bir etkinlik, kalabalık önünde konuşma yapmak veya zor bir toplantıda sunum yapmak insanlar için kaygı vericidir. Bu tür kaygı verici durumlar kişi ile alakalı olduğu için henüz genel bir başlık altında ele alınamamakta ve bireyden bireye değişiklik göstermektedir.

Kaygı Dikkat Bozukluğu Yapıyor

Kaygı dikkat, algı, mantık ve bellek gibi beyin faaliyetleri sonucunda çevreninde etkisiyle olaylara karşı uyumsuz kalınması ve aşırı stres durumunda ortaya çıkıyor. Psikiyatrların açıklamalarına göre kaygı genelde korku ile aynı uyaranları paylaşıyor. Bu durumu insanlar arasında “sınav korkusu veya sınav kaygısı” gibi kavramların kullanılmasında da görebiliriz. Her iki kavramda istenmeyen hoş olmayan gerginlik verici durumlar için kullanılıyor.  Korku çevreden gelen tehlikeli bir durum için kullanılırken kaygı bundan ziyade bir tehlike durumunun beklentisi, gerginlik verici durumun veya daha ortaya çıkmamış gerginlik verici duruma karşı bekleme, hazır olma durumudur. Gerginlik beklentisi bireyin yaşamında zamanla biriken ve yaşama iyicene sinen belirsiz bir beklenti durumudur ve öznel sonuçlar doğurur. Bu tür bir gerginlik beklentisi içinde olmak kişiyi korku durumundan daha fazla yıpratmaktadır.  Korkular kaygılarla aynı uyarıcılara sahip olsa da birbirlerinden farklı durumlardır. Korkuların kaygıdan daha fazla kesin uyarıcıya ihtiyacı vardır ve korku doğal bir tepkinin sonucu iken kaygı ilerde değinileceği gibi öğrenilmiş ve buna bağlı beklenen bir durumun sonucudur. Korku yaşamı kesintiye uğratacak aşamaya geldiğinde “fobi” ismini almaktadır. Fobi korkudan çok daha basit uyarıcılar ile şekillenebilirken fobi beslenen duruma veya nesneye karşı bir kaçınma durumu söz konusu olmaktadır ve fobiler kaygı bozuklukları altında incelenmektedir.  Kaygı bozukluklarını inceleyen psikologlar kaygıların öğrenilme süreci sonunda kazanıldığı söylemektedir. Kaygı doğuştan getirdiğimiz bir özellik değildir, çevrenin ve sosyal hayatın etkisiyle öğrenme merkezli olarak kaygılanmayı öğreniyoruz. Amerikalı psikolog Watson kaygının öğrenilmiş bir tepki olduğunu, korkuların koşullanmış öğrenme süreçleri ile edinildiğini söylemektedir. Bu öğrenilmiş korkular kaçınma davranışlarına dönüşerek sonraki aşamayı yani fobileri oluşturmaktadır.

Kaygı ve Korku Günümüzde Oldukça Yaygın

Psikologlar bugün sadece kaygının olumsuz yönlerinde söz etmemektedir. Kaygı günlük hayat içinde herkesin yaşadığı normal ve yaygın bir durum olarak kabul edilir. Normal düzeyde bir kaygı hissetmek pek çok durumda kişi için olumu kabul ediliyor. Çünkü kaygı bireyleri problemlere karşı harekete geçirmektedir. Problemlere karşı motivasyonu sağlayarak dikkati arttırır ve odaklanmayı sağlar. Bireyi uyanık tutarak harekete geçirir. Fakat bu durum belli bir ölçüde olmak zorundadır çünkü aşırı kaygılı olma durumunda kaygı normal hayatı sekteye uğratacak, günlük hayatın devamını olumsuz etkileyecektir. Bu tür kaygı durumlarının kaygı bozukluğu olarak değerlendirilmesi için en az altı ay devam etmesi, kişinin kaygı ve kokularının kontrol etmekte zorluk çekmesi,  günün büyük bölümünü bu kaygıları düşünerek geçirmesi gibi durumlar söz konusu olmalıdır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir