Prostat Kanserinde Erken Tanı Tedavi Başarısını Artırıyor
Günümüzde 50`li yaşlardan itibaren erkeklerin korkulu rüyası olmaya başlayan prostat kanserinin tedavisi, erken dönemde modern tanı yöntemleri sayesinde başarı ile gerçekleştirilebiliyor. Hastalıkla etkin mücadele için risk dönemi olan 50`li yaşlar ile birlikte her erkeğin PSA ( prostat spesifik antijen ölçümü) ve prostat muayenesini yaptırması gerekiyor.
Memorial Hizmet Hastanesi Üroloji Bölümü`nden Op. Dr. Mert Altınel, prostat hastalıkları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Yaş ilerledikçe risk artıyor
Dünya Sağlık Örgütü`nün 2010 verilerine göre; ortalama erkek ömrünün 75 yılın üstüne çıktığı ülkemizde, prostat kanseri günden güne daha sık görülen bir sağlık problemi haline geldi. Prostat kanseri sıklığı yaş ile paralel bir ilişki gösteriyor ve bu risk yaş büyüdükçe artıyor. Bir erkeğin hayatı boyunca prostat kanserine yakalanma ihtimali % 15 olarak gösteriliyor, yani her 6 erkekten 1`i hayatı boyunca prostat kanseri ile karşı karşıya kalıyor.
İdrara çıkma sıklığınızda artış varsa dikkat!
Günümüzde PSA tanı testinin çok yaygın olarak kullanılmasıyla hastaların % 80`ine erken evrede tanı koyuluyor ve bu hastalar doğru tedavi ile prostat kanserinden tamamen kurtulabiliyorlar. PSA`nın açılımı olan, Prostat spesifik antijen ölçümü; Kanda yapılan ve prostat kanserinin erken tanısında kullanılan bir testtir. Erken evre prostat kanseri sinsi bir hastalıktır ve çoğu zaman hiçbir şikayet yaratmayabilir. İdrar yapmada zorluk, sık idrar çıkma ve gece idrara kalkma gibi şikayetler de prostat kanserinin ilk bulgularından olabileceğinden önemsenmelidir. PSA testi, prostat kanserinin erken tanısında çığır açmıştır ve tüm kanser belirteçlerinin içinde dünyada en sık kullanılandır. 50 yaşından sonra yıllık PSA değerinin takibi ihmal edilmemelidir. Ailesinde prostat kanseri veya meme kanseri öyküsü olanlar ise PSA kontrolüne 40 yaşında başlamalıdırlar.
Tedavi şekilleri;
Parmakla Prostat Muayenesi (PPM) de prostat kanserinin tanısında çok önemlidir. PSA`nın düşük olduğu hastalarda da prostat içindeki sertlikler muayene ile yakalanabilir ve prostat kanseri tanısı bu sayede koyulabilir. Sonuç olarak prostat kanseri taramasında 50 yaşından sonra PSA seviyesine bakılmasının yanı sıra; parmakla prostat muayenesi de ihmal edilmemelidir. Prostat kanserinin kesin tanısı, prostattan alınan örneklerin patolojik incelemesi ile koyulur. "Prostat İğne Biyopsisi" ultrasonografi eşliğinde prostat haritalaması yapılarak gerçekleştirilir. Buradaki amaç, prostat içindeki her noktayı örnekleyecek şekilde, yeterli sayıda prostat biyopsisinin alınmasıdır. İşlem lokal anestezi ile yapılır ve ağrısız bir işlem olarak kabul edilebilir.
Laparoskopik ameliyat sonrasında hasta kısa sürede günlük yaşamına geri dönebiliyor
Prostat kanseri erken evrede yakalandığı takdirde tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır ve prostat kanseri tedavisi hastaların özelliklerine göre değişiklik gösterir. 70 yaş üzerinde takip ve ilaç tedavileri yaygın olarak kullanılırken; 70 yaş altındaki hastalarda cerrahi tedaviler daha ön plandadır. Erken evre prostat kanserinde ameliyat, açık laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir. Bu evrede ışın tedavisi (radyoterapi) de uygun hastalarda önemli bir tedavi seçeneğidir. Laparoskopik cerrahi, hastaya konforlu bir ameliyat süreci sağlar ve kanser kontrolü açısından da yüksek başarı oranlarına sahiptir. 4-5 adet küçük delikten yapılan bu ameliyatlar sonrasında hasta daha az ağrı çeker ve günlük aktivitesine kısa sürede dönebilir. Ameliyat kesisi olmadığından, bu ameliyatlar kozmetik olarak da büyük oranda hasta memnuniyeti sağlar. Prostat kanseri tanısı ve tedavisindeki büyük gelişmeler, bu hastalığı korkulan bir hastalık olmaktan çıkarmaktadır.
Keşfetmeye Devam Edin