Covid-19 salgını bütün dünyayı etkisi altına aldı ancak diğer sağlık sorunlarının varlığını unutturamadı. Sağlık hizmetleri, hasta bakımı ve kanser gibi diğer hastalıklar hala önemini koruyor. Bu nedenle, Covid-19’un varlığına rağmen, sağlık konuları hala öncelik taşıyor ve tedavisi gereken hastalar için gerekli tedavi hizmetleri sağlanmaya devam ediyor.
Diyabet, Bulaşıcı Enfeksiyon Olmayan Tek Pandemi
Diyabet, dünya genelinde her yıl artan bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkıyor ve pandemi sürecinde de etkileri daha aşikar hale geliyor. Diyabetin pandemiden farklı olarak bulaşıcı bir enfeksiyon olmadığını belirten Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetin dünya genelinde bulaşıcı enfeksiyon olmayan tek pandemi olarak ilan edildiğini vurguluyor. Ülkemizdeki diyabet prevalansı dünya ortalamasının 2, Avrupa ortalamasının ise 3 katıdır. Diyabet hastalığı olanların koronavirüs enfeksiyon sürecini daha ağır geçirdiği bilim adamları tarafından ifade ediliyor.
Diyabet Organ Kaybı Riskini Artırıyor
Diyabet hastalarının HbA1c seviyelerinin artmasının ve kan şekerinin kontrolsüz şekilde artmasının ağır sonuçlarını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, retinopati, ampütasyon ve böbrek yetmezliği gibi komplikasyonların, diyabet hastalarında kan şekerinin kontrolsüz yükselmesinin bir sonucu olduğunun altını çiziyor. Diyabet hastalarının kan şekeri ölçümleri pandemi süreciyle birlikte azaldığından, HbA1c seviyesinin 7’nin altına düşürülmesinin özellikle bu dönemde daha da önem kazandığını belirtiyor.
Pandemi Sürecinde Diyabet Yönetimi Aksadı
Pandemi süreciyle birlikte diyabet hastalarının takibinde ciddi aksaklıklar yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, diyabet hastalarının kilolarının arttığı ve kan şekerlerinin kontrolsüz şekilde yükseldiğinin altını çiziyor. Pandeminin özellikle diyabet gibi kronik hastaların tedavisinde zorluklar doğurduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, pandemi sürecinde diyabet yönetimi konusunda ciddi aksamalar meydana geldiğine işaret ediyor.
Belirtiler 3P’de Gizli
Diyabetin basit bir kan şekeri yükselmesi olarak düşünülmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, diyabetin birçok hastalığı tetiklediğini vurguluyor. Kan şekeri seviyesinin yüksekliğine hiperglisemi denildiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, hiperglisemi tanısı konurken 8 saatlik açlık sonrası ölçülen kan şekeri düzeyinin 100-110 mg/dl olması gerektiğini ifade ediyor. Diyabetin kan şekerinin yüksekliğinden kaynaklanan belirtilerine klasik 3P belirtisi denildiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, bu belirtilerin aşırı susuzluk, su içme isteği, sık idrara çıkma ve aşırı yemek yeme isteği şeklinde sıralandığını ifade ediyor. Diyabetin diğer belirtileri arasında ise ağız kuruması, yorgunluk ve halsizlik hissi, kilo kaybı, göz merceğinde bulanık görme, yanma ve hissizleşme gibi nöropatik ağrılar yer alıyor.
İnsanlar Pandemiye Yoğunlaştı
Covid-19 virüsünün neden olduğu pandemi sürecinde insanların bu virüse yoğunlaştıklarını belirten Prof. Dr. Yılmaz, kronik hastalıkları olanların bu süreçte tedavilerini aksattıklarına dikkat çekiyor. Diyabet hastalarının kontrolünü kaybettikleri ve tedavilerini pandemi nedeniyle ihmal ettiklerinin altını çizen Prof. Dr. Yılmaz, pandemi sürecine rağmen diyabet hastalarının yönetimine özen göstermeleri gerektiğinin altını çiziyor.